Dortmund Belediye Meclisi Adayı Güleç: “Çocuklarımıza daha temiz ve güvenli mahalleler kuracağız"

DORTMUND - Çeşitlilik ve Hoşgörü İttifakı (BVT Bündnis für Vielfalt und Toleranz Dortmund) Dortmund Büyükşehir Belediye Meclisi üyeliğine adayı olan Emre Güleş, Avrupa’nın Sesi Medya Grubu’na verdiği özel röportajda hem kişisel geçmişini hem de siyasi vizyonunu paylaştı. Topluma karşı duyduğu sorumluluk duygusuyla siyasete atıldığını vurgulayan Güleş, karşılaştığı sorunlara seyirci kalmak yerine çözüm üretmeyi tercih ettiğini belirtti.
“Ben her zaman insanlara ve yaşadığım topluma karşı sorumluluk duyan biri oldum. Hayatım boyunca karşılaştığım sorunlara sadece şikâyet ederek değil, çözüm arayarak yaklaşmayı tercih ettim,” diyen Güleş, mühendislik mesleğinin de bu çözüm odaklı yaklaşımını pekiştirdiğini ifade etti. Günlük yaşamında da, toplumsal meselelerde de “Bir şeyler daha iyi olabilir” inancıyla hareket ettiğini söyleyen Güleş, bu düşüncenin siyasete adım atmasındaki temel motivasyon olduğunu dile getirdi.
Sizi tanımayanlar için; hem gündelik yaşamınızda hem de mesleki kariyerinizde nasıl biriydiniz? Siyasete girmenize önayak olan dönüm noktalarınız nelerdi?
Ben her zaman insanlara ve yaşadığım topluma karşı sorumluluk duyan biri oldum. Hayatım boyunca karşılaştığım sorunlara sadece şikâyet ederek değil, çözüm arayarak yaklaşmayı tercih ettim. Elektronik yüksek mühendisi olarak meslek hayatımda elbette sorun çözme alışkanlığı edindim; ama asıl önemli olan, bu yaklaşımı insan ilişkilerine, sosyal yaşama ve toplumsal meselelere de yansıtmam oldu.
Günlük yaşamda da, toplumsal alanda da “Bir şeyler daha iyi olabilir” inancıyla hareket ettim. Bu düşünce beni siyasete itti. Çünkü dışarıdan izlemekle değişim olmuyor. İnsan ancak işin içine girerse, elini taşın altına koyarsa bir fark yaratabilir.
Bu nedenle, yaşadığım çevrede olup bitene duyarsız kalmayıp katkı sunmak istedim. İşte siyasete girmemdeki asıl dönüm noktası bu oldu: Karşılaştığım sorunlara kayıtsız kalmamak ve elimden geleni yaparak çözümün bir parçası olmak.
Siyasete bulaşmanızdaki asıl motivasyon neydi? Toplumun içinde aktif yer almak sizi nasıl etkiledi?
1990’lı yılların başında, Almanya’da göçmenlerin siyasette neredeyse hiç temsil edilmediği bir dönem yaşanıyordu. Bu eksiklik, göçmen kökenli insanların toplumun dışına itilmesine yol açıyordu. Ben de bu durumu değiştirmek gerektiğine inandım.
1995 yılında Dortmund’daki Uyum Meclisi – o zamanki adıyla Yabancılar Meclisi – seçimlerine aday oldum ve seçilerek siyasete ilk adımımı attım. O günden bu yana hep aktif oldum, çünkü toplumun içinde olmak, değişime katkı sunmak ve özellikle genç nesillere örnek olmak benim için büyük bir sorumluluk.
Çeşitlilik ve Hoşgörü İttifakı adına aday olmanız hangi vizyonu yansıtıyor? Dortmund’u nasıl bir gelecek bekliyor?
Bizim siyasi anlayışımız, toplumun her kesiminin ihtiyaç ve görüşlerinin siyasete yansıması gerektiğine inanıyor. Özellikle göçmen kökenli bireylerin sesi daha çok duyulmalı.
Dünya genelinde göç artık çağımızın en önemli gerçeklerinden biri. Almanya da bu süreçten muaf değil. Ancak 60 yılı aşkın bir süredir göçmenlerle birlikte yaşanmasına rağmen, toplumsal yapının bu çeşitliliğe tam olarak adapte olamadığını görüyoruz.
Biz, Dortmund’da yaşayan göçmen kökenlilerin görüşlerinin, ihtiyaçlarının ve beklentilerinin Belediye Meclisi’nde yeterince temsil edilmediğini düşünüyoruz. Bu yüzden yola çıktık. Dortmund, çok sayıda farklı kökene sahip insanın yaşadığı bir şehir. Bu çeşitliliğin bir zenginlik olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Adaylık teklifini aldığınızda ilk duygu ve düşünceleriniz neler oldu? O an yaşadığınız sorumluluk veya heyecanı nasıl tarif edersiniz?
Aslında bu süreci bir “teklif” olarak değil, uzun süredir verdiğimiz bir mücadelenin doğal devamı olarak görüyorum. Çeşitlilik ve Hoşgörü İttifakı’nın kurucularından biriyim.
Yaklaşık beş yıl önce, Dortmund’daki göçmen dernekleriyle bir araya gelerek siyasete girme ve bağımsız bir seçmen grubu kurma kararı aldık. Uzun yıllar Uyum Meclisi’nde görev yapmış biri olarak, artık Belediye Meclisi’nde de göçmenlerin güçlü bir şekilde temsil edilmesi gerektiğine inanıyorduk.
2020 yılında bu vizyonla seçimlere girdik ve büyük bir başarı elde ettik. Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yer aldık, dört ilçe meclisinde temsil hakkı kazandık. Şimdi hedefimiz, bu başarıyı daha da ileriye taşımak.
Seçim kampanyanızın merkezine oturttuğunuz temel mesaj nedir? Hedefi ve sloganınızı bizimle paylaşır mısınız?
Seçim kampanyamızın merkezine “Dortmund için çok çeşitlilik” sloganını yerleştirdik. Biz, bu kentin tüm yönetim katmanlarında – ister Büyükşehir Meclisi, ister ilçe meclisleri, isterse de belediye idaresi olsun – farklı toplumsal grupların eşit temsil edilmesini istiyoruz.
Temel mesajımız şu: “Birlikte adil bir Dortmund mümkün.”
Çünkü ancak katılımcı, adil ve çoğulcu bir yönetim anlayışıyla bu şehir daha yaşanabilir bir yer haline gelebilir.
Belediye başkanı seçilmeniz halinde ele alacağınız ilk ve en öncelikli mesele hangisi olacak? Hemen başlatmayı planladığınız somut adımlar nelerdir?
Dortmund Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adayımız, değerli kardeşimiz Avukat Özkan Arıkan’dır. Kendisi hukuk alanındaki birikimi ve toplumsal duyarlılığıyla güçlü bir aday. Eğer halkımızın desteğiyle seçilirsek, Özkan Arıkan’la birlikte yönetime geldiğimizde özellikle dezavantajlı mahallelerde yaşayan insanların yaşam kalitesini yükseltmeyi hedefliyoruz.
Göçmen kökenli yurttaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı semtlerde yıllardır göz ardı edilen ciddi altyapı sorunları bulunuyor. Bu sorunlara derhal eğileceğiz. Örneğin, Dortmund’un Nordstadt ilçesinde sokakların hijyen durumu kabul edilemez seviyede. Çöp konteynerleri yeterince sık boşaltılmıyor, temizlik hizmetleri yetersiz kalıyor. Bu durumu hızla düzelteceğiz, daha temiz, sağlıklı ve yaşanabilir mahalleler için gerekli adımları atacağız.
Aynı şekilde, çocukların yoğun olarak kullandığı park alanlarında ciddi temizlik problemleri yaşanıyor – kimi yerlerde park alanlarında fare görülüyor. Bu, kabul edilebilir bir durum değil. Bu alanları temiz, güvenli ve çocukların özgürce oyun oynayabileceği mekânlara dönüştürmek için çalışacağız.
Güvenlik konusu da yine Nordstadt gibi mahallelerde halkın günlük yaşamını doğrudan etkileyen bir başka önemli mesele. Mahalle sakinlerinin kendilerini güvende hissetmediği bir şehir, sağlıklı bir şehir olamaz. Güvenlik hissini artırmak ve bu bölgelerdeki sorunlara kalıcı çözümler getirmek için ilgili birimlerle iş birliği içinde çalışacağız.
Ayrıca yine özellikle Kuzey Dortmund’da yaşayan ailelerin ciddi şekilde yaşadığı bir başka sorun da sağlık alanında yaşanıyor. Özellikle çocuk doktoru eksikliği birçok aileyi çaresiz bırakıyor. İnsanların kendi mahallelerinde çocuklarını doktora götürebileceği bir sistem kurmak zorundayız. Bu nedenle sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak ve çocuk doktoru sayısını artırmak da önceliklerimiz arasında yer alacak.
Kısacası, göreve gelir gelmez ilk işimiz, yıllardır ihmal edilmiş bölgelerde yaşayan insanların günlük yaşamını doğrudan iyileştirecek somut adımları atmak olacak. Temizlik, sağlık, güvenlik ve altyapı gibi temel alanlarda gerçek çözümler sunacağız.
Dortmund gibi dinamik bir şehirde trafik sık sık gündeme geliyor. Bu sorunu nasıl görüyorsunuz? Altyapı, yeşil alanlar veya sosyal hizmetler gibi diğer alanlara öncelik verecek misiniz?
Trafik sorunu, yalnızca ulaşım değil; aynı zamanda çevre, sağlık ve yaşam kalitesi sorunudur. Bu yüzden sadece yeni yollar yapmak değil; toplu taşımayı güçlendirmek, bisiklet altyapısını genişletmek ve mahalle içi ulaşımı kolaylaştırmak gibi bütüncül çözümler gerekiyor.
Aynı zamanda yeşil alanların korunması, sosyal hizmetlerin yaygınlaştırılması ve mahalle yaşamını canlandırmak da önceliklerimiz arasında yer alıyor. Biz sadece büyük projelere değil, insanın günlük yaşamını kolaylaştıracak küçük ama etkili adımlara da önem veriyoruz.
Son olarak, bu vesileyle Dortmundlu hemşehrilerinize iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? Sizi destekleyenlere ve tüm kent halkına ne söylemek istersiniz?
Öncelikle en güçlü çağrımı, özellikle göçmen kökenli kardeşlerimize yapmak istiyorum:
14 Eylül’de lütfen sandığa gidin.
Bugün Dortmund’da göçmen kökenli seçmenlerin oy kullanma oranı ne yazık ki sadece yüzde 20 civarında. Bu oranı hep birlikte yükseltmeliyiz. Çünkü katılım olmadan temsil olmaz. Bizim hedefimiz, bu seçimlerde Dortmund Büyükşehir Belediye Meclisi’nde bir grup kuracak güce ulaşmak. Bu potansiyelin bizde olduğunu biliyoruz ve başaracağımıza olan inancımız tam.
Seçime sadece sandık günü değil, mektupla oy kullanarak da katılmak mümkün. Ağustos ayının ilk haftasından itibaren seçmenlerin evlerine seçim belgeleri ulaşmaya başlayacak. Bu belgelerle birlikte, mektupla oy kullanmak için başvuru yapılabilir. Biz tüm seçmenlerimize bu imkândan mutlaka faydalanmalarını, başvurularını geciktirmeden yapmalarını ve oylarını son güne bırakmadan kullanmalarını özellikle öneriyoruz.
Dortmund bizim ortak evimiz. Bu şehirde yaşıyoruz, çalışıyoruz, çocuklarımızı büyütüyoruz. O yüzden geleceğimiz hakkında söz sahibi olmak da bizim hakkımız.
Destekleyen herkese yürekten teşekkür ediyorum. Umudumuz da gücümüz de halkımızın desteğidir. Hep birlikte daha adil, daha katılımcı, daha yaşanabilir bir Dortmund mümkün!
Anahtar Kelimeler: Dortmund Belediye Meclisi Adayı Güleç: “Çocuklarım