Türkiye de vizesiz seyahat edebilmeli

Türkiye de vizesiz seyahat edebilmeli

Knaus, "Meksika, Moldova, Arnavutluk veya Sırbistan'ın vatandaşları vizeye gerek olmadan AB'ye seyahat edebiliyor. Tüm bu ülkelerin kişi başı GSMH'si Türkiye'den çok daha düşük." dedi.

Düşünce kuruluşu Avrupa İstikrar Girişimi Başkanı Gerald Knaus, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye yönelik taahhütlerine bağlı kalması gerektiğini söyledi.

 

AB-Türkiye mutabakatı konusunda hazırladığı çalışmalarla tanınan ve Alman medyasında Başbakan Angela Merkel'in politikalarında etkili uzman olarak görülen Knaus, AB-Türkiye mutabakatının geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

 

Son dönemde bazı Avrupalı siyasetçilerin AB ile Türkiye arasındaki iş birliğinin sonlandırılmasına yönelik çağrılar yapmasını eleştiren Knaus, Avrupalı politikacıların, Türkiye konusunu iç politika malzemesi olarak kullanmaması gerektiğini kaydetti.

 

Knaus, "Bazı AB liderlerinin çok büyük sorumsuzluk içinde olduklarını düşünüyorum. AB'de ağırlık sahibi ülkeler ve Brüksel'deki önemli liderler ilişkilerin kopmasının hem Türkiye hem de AB için kötü olacağının farkındalar." diye konuştu.

 

AB'nin mutabakat çerçevesinde Türkiye'ye yönelik taahhütlerini yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Knaus, vize serbestisi konusunda Avrupa'da bazı popülist siyasetçiler tarafından dile getirilen endişelere katılmadığını dile getirdi.

 

Knaus, "Meksika'nın, El Salvador'un, Moldova'nın, Arnavutluk'un ya da Sırbistan'ın vatandaşları vizeye gerek olmadan AB'ye seyahat edebiliyor. Tüm bu ülkelerin kişi başı gayrisafi yurt içi hasılası Türkiye'deki gibi ya da Türkiye'dekinden çok daha düşük." dedi.

 

''AB taahhütlerini yerine getirmeli''

 

Knaus, AB-Türkiye mutabakatıyla son dört ayda Ege Denizi'nden kaçak geçişlerin ve ölümlerin önemli biçimde azalması ile Türkiye'deki sığınmacıların durumlarının iyileştirilmesine yönelik önemli adımların atıldığına işaret etti.

 

Alman uzman, "Anlaşmadan bu yana geçen sürede istatistiklere baktığımızda, mutabakatın açıkça başarılı olduğunu söylemek mümkün. Ege'den Yunanistan'a geçenlerin sayısı, bu yolculuk sırasında Ege'de boğulanların sayısı, önceki döneme göre azaldı." ifadesini kullandı.

 

AB ile Türkiye arasındaki mutabakatın çeşitli görüş ayrılıklarına rağmen bugüne kadar devam ettiğine dikkati çeken Knaus, "AB, Yunanistan ve Türkiye'nin burada ortak çıkarları var. Ege'nin insan kaçakçılarının kontrolünde olmaması, burada çocuk ve yetişkin sığınmacıların ölmemesi herkesin çıkarına." dedi.

 

"Daha fazla Suriyeli sığınmacı kabul edilmeli"

 

AB-Türkiye mutabakatının bundan sonra da başarıyla sürdürülmesi için her iki tarafın vakit geçirmeden atması gereken adımlar olduğunu belirten Alman uzman, "AB, taahhütlerine bağlı kalmalı. Sığınmacılar konusunda Türkiye'nin taşıdığı yükün hafifletilmesi, daha fazla Suriyeli sığınmacının Türkiye'den Avrupa ülkelerine kabul edilmesi gerekiyor." diye konuştu.

 

Knaus, bu konuda Ankara'nın insan hakları örgütleriyle AB'ye daha fazla baskı yapabileceğini kaydetti.

 

Mutabakatın Türkiye üzerinden kaçak yollarla Yunanistan'a geçen sığınmacıların Türkiye'ye geri gönderilmesini öngörmesine rağmen Yunan göç idaresi ve yargı makamlarının son dönemde iltica talep eden yabancı sığınmacıların hiçbirini geri göndermediğini hatırlatan Knaus, mutabakat kapsamında geri kabullerin uygulanabilmesi için Türkiye'nin sığınmacılar için "güvenli üçüncü ülke" statüsüne sahip olması gerektiğini, bunun için Türkiye'nin mülteciler konusunda atması gereken önemli bazı adımlar bulunduğunu bildirdi.

 

Knaus, karşılıklı gerekli adımların atılmaması durumunda mutabakatının gelecek aylarda çıkmaza girebileceği uyarısında bulunarak, böyle bir durumda tüm taraflar için olumsuzluklar yaşanabileceğini dile getirdi.

 

Mutabakatın bozulması durumunda AB'nin sınırları kapalı tutarak kontrolsüz göçü engellemeye çalışabileceğine, bunun Yunanistan'a çok daha büyük yük getirebileceğine işaret eden Knaus, ''Bu durum Yunanistan'a komşu AB ülkelerini de zora sokabilir. Sığınmacıların durumu daha da kötüleşecek. Böyle bir durumda kazanan yalnızca insan kaçakçıları olacaktır.'' değerlendirmesini yaptı.

 

'Özel temsilci' önerisi

 

Alman uzman, AB-Türkiye mutabakatının başarılı biçimde sürdürülmesi için AB ve Türkiye tarafından karşılıklı "özel temsilciler" görevlendirilmesi önerisini sundu.

 

Bunun kamuoylarını ikna etmeye yardımcı olabileceğini belirten Knaus, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"AB-Türkiye mutabakatı konusunda üst düzey bir Alman ya da Avrupalı özel temsilci görevlendirilirse, bu yetkili Avrupa kamuoylarına mutabakatı ve vize serbestisi konularını anlatabilir. Bunları savunabilir. Böyle bir yetkili aynı zamanda Ankara ile Atina arasında yoğun temaslar yürütebilir. Avrupalı bir özel temsilcinin, Türk muhatabının olması da yararlı olur. Türk tarafı da bu konuda müzakerelere katılmış olan ya da mülteci konularında deneyimli bir yetkiliyi özel temsilci olarak atayabilir. Tüm somut sorunlar bu şekilde ele alınabilir."

Anahtar Kelimeler: